Uzun yıllardır kullanılan fakat özellikle geçtiğimiz birkaç yıldır popüler hale gelmiş olan nesnelerin interneti son derece yaygın hale geldi. İnternet bağlantısının araçlara, tüketim mallarına, sensörlere, endüstriyel ve kamu hizmetlerine entegre edilmesi imkânını sunuyor. Nesnelerin interneti; insanların yaşama ve eğlence anlayışını değiştirmeyi vadediyor.
Sonuç olarak yıllar içerisinde yaygınlaşan nesnelerin interneti kavramı, günümüzde birçok işletme tarafından da kullanılmaya başlandı. İşletmeler, bu minvalde ürün ve hizmetlerinin sayısını her geçen gün arttırmaya devam ediyor. Nesnelerin interneti üzerine gerçekleştirilen bazı satın almalar manşetlere dahi taşındı. Bu satın almalara örnek olarak; Astocrat’ın Hiber’i, Cisco’nun Jasper Technologies’i Microsoft’un Cisco’yu satın alması verilebilir.
Nesnelerin interneti, genel olarak bilgi işlem kapasitesinin ve ağ bağlantısının sensör, nesne ve günlük ev eşyalarına genişletildiği senaryoları ifade eder. IoT teknolojisi, bu cihazların çok az insan müdahalesi ile veya hiç insan müdahalesi olmadan veri üretmesini sağlamıştır.
Nesnelerin internetinin en görülebilir örneği bireyleri doğrudan vücutları aracılığıyla internete bağlayabildiği giyilebilir cihazlardır. Bu cihazlar; akıllı gözlükler, akıllı saatler ve sanal gerçeklik teknolojisi gibi doğrudan yüzlerine ya da sağlık takibi yapabilmek için bileklerine takılabilmekte. Nesnelerin internetinin gelişimiyle birlikte sağlık hizmetlerinin sunulma şekli de dönüşmüştür.
Benzer şekilde tüketiciler, daha fazla güvenlik ve enerji verimliliği sağlayan ‘akıllı ev’ kavramına nesnelerin interneti sayesinde ilerliyor. Ev otomasyon bileşenleri, internet bağlantısı olan cihazlar ve enerji yönetim araçları bunun en net örneği olarak görülüyor.
Nesnelerin internetinin bazı kişilere göre işletmelere ve küresel ekonomiye milyarlarca dolar değerinde değer katabileceği düşünülüyor. Bunu; verimlilik, ilerleme ve fırsatlarla dolu devrim niteliğinde bir ağa bağlı olan “akıllı dünya” olarak görüyorlar. Bunun yanı sıra IoT ile ilgili olumsuz düşünceler de genellikle güvenlik ihlalleri ve casusluk gibi konuların etrafında yer alıyor.
Nesnelerin İnternetinin Tarihçesi
Fiziksel nesnelere zekâ ve sensör yerleştirme fikri ilk olarak Carnegie Mellon Üniversitesi’nde okuyan bir grup öğrenci tarafından düşünüldü. Bunun için bir Coca-Cola otomatının uzaktan kontrol edilebilmesi fikri ortaya atılmış olsa da ilerlemenin yavaş olması ve teknolojinin hantal olması gibi sorunlar ortaya çıktı.
Ardından 1989 yılında internetin mucidi Tim Berners-Lee’nin interneti ortaya koymasıyla birlikte ‘nesnelerin’ web üzerinden birbirine bağlanabilmesi mümkün hale geldi. İnternetin doğuşundan itibaren nesnelerin internetinin gelişmeleri ve kısa tarihçesi aşağıda yer alıyor.
1990
Nesnelerin interneti özelinde ilk örnek, 1990 yılında yapılan ve internet üzerinden açılıp kapanabilen bir tost makinesidir. Sistem, John Romkey tarafından geliştirilmiştir.
1997
Pauo Saffo, sensörlerin ve internetin ilişkisini anlatan bir seminer yaptı. Aynı zamanda nesnelerin interneti için yol haritasını ve ilk açıklamasını yaptı.
1998
Mark Weiser, kansere karşı verdiği savaşı kaybetmeden bir yıl önce 1998 yılında internete bağlı bir su çeşmesi inşa etti. Bu, IoT’un gelişimindeki en büyük kilometre taşlarından biri olarak görülmüştü.
1999
AutoIDCentre’ın yönetici direktörü Kevin Ashton, “Nesnelerin İnterneti” terimini ilk kez 1999 yılında kullandı. Aynı yıl, ürün tanımlama için RFID tabanlı küresel bir sistem de oluşturdular. Radyo frekansı tanımlama adı verilen bu teknik, verilerin radyo frekansı ile iletilmesini sağladı.
2000
Elektronik devi LG, nesnelerin internetinin ticarileştirilmesine yönelik akıllı buzdolabı üretmeyi planladığını duyurdu. Buzdolabı, içerisinde yer alan ürünlerin yeniden stoklanıp stoklanmaması gerektiğine karar verebiliyordu.
2003
Amerika Birleşik Devletleri ordusunun Savi programı, RFID teknolojisini kapsamlı bir şekilde kullandı. Aynı yıl Walmart da tüm mağazalarında RFID kullanımını arttırmayı planladıklarını açıkladı.
2005
2005 yılında hava durumu, borsadaki hareketler ve diğer konular hakkında bilgilendirmeler yapabilen ilk akıllı ev aleti olan Nabaztag tanıtıldı.
2008
‘Akıllı Nesneler İçin İnternet Protokolü İttifakı’ 2008 yılında kurulmuş ve IoT kullanımını teşvik etmek için dağıtımı daha erişilebilir hale getiren çerçeveler geliştirmeyi amaçlamıştır.
2011
İnternet üzerinde nesnelerin yerini belirleyebilmek için kullanılan protokol olan IPv6 başlatıldı.
2013
Çin, akıllı şehirlere yönelik pilot programı için 90 şehir, ilçe ve kasabadan oluşan ilk grubu açıkladı. Londra’nın dijital teknoloji politikasına rehberlik etmesi amacıyla Londra Belediye Başkanı da ‘Akıllı Londra Kurulu’nu kurdu.
2018
Microsoft, fiziksel varlıkların dijital klonlarını oluşturabilmeye yarayan Azure Digital Twins hizmetini duyurdu.
2020-Günümüz
2020 yılında Covid-19’un da zirve yapmasıyla birlikte nesnelerin interneti kullanımı artış gösterdi. Nesnelerin interneti bağlantısıyla çalışan cihazlar, bilgisayar ve akıllı telefonlar gibi nesnelerin internetine bağlı olmayan cihazların önüne geçti. Fakat beklenmedik bir şekilde 2020 yılında “Nesnelerin İnterneti” terimi için yapılan Google aramalarının hacmi yüzde 15 düştü.
Bir doktorun hastasını video konferans yoluyla tedavi etmek için kullandığı tele sağlık, salgın sırasında önemli ölçüde büyüyen uygulamalardan biriydi. Ayrıca IoT Siber Güvenlik İyileştirme Yasası Aralık 2020’de ABD mevzuatı olarak onaylandı.
Çin hükümeti Ocak 2021’de yaptığı bir basın açıklamasında birbiriyle tamamıyla bağlantılı olan 30 5G fabrikası inşa etmek için üç yıllık bir plan açıkladı. Bosch, Şubat 2021’de AloT stratejisini sundu. Facebook ise metaverse konseptine odaklanabilmek için Ekim 2021’de adını Meta olarak değiştirdi.
5G ağları 2022 yılında üreticilere; daha hızlı veri aktarım hızları ve cihazlar arasında daha etkili iletişim bağları gibi fırsatlar sundu. Buna ek olarak nesnelerin interneti ve blok zincir teknolojisinin birleşimi sayesinde Helium Network ve VeChain gibi çözümlerin benimsenmesi hızlandı.
Nesnelerin İnterneti Nasıl Çalışır?
Akıllı telefonlar, tabletler, akıllı saatler gibi web özelliğine sahip tüm cihazlar IoT ekosisteminin bir parçasıdır. Bu cihazlar, farklı cihazlara ve internete bağlanarak aldıkları verileri; toplamak, göndermek ve bunlara göre hareket edebilmek için sensörler ile işlemciler gibi gömülü sistemler kullanır.
IoT ağ geçidi olarak da bilinen merkez, IoT aygıtlarını ve sensörlerini bulut teknolojisiyle birbirine bağlar. Uydu ağları, WiFi ve Bluetooth dahil olmak üzere çeşitli iletişim ve dağıtım yöntemleri sayesinde sensörler buluta bağlanabilir. Elbette her ortamın ve her cihazın bant genişliği, menzil ve pil tüketimi gibi açılardan farklı sınırlamaları bulunur.
Bulut ve IoT cihazlar arasındaki çift yönlü veri iletimi, modern IoT ağ geçitleri tarafından mümkün kılınmaktadır. Sonuç olarak IoT, sensörleri ve verileri işlemek üzere yükleyebilir ve aynı zamanda diğer IoT cihazlarına komutlar gönderebilir.
Nesnelerin internetinde yazılıma da ihtiyaç duyulur. Yazılım, elde edilen veriler toplandıktan ve bulut aktarıldıktan sonra işlemeye başlar. Nesnelerin internetinde görevler; çeşitli cihazların sıcaklık değerlerini ölçmek kadar basit olabilir. Bunun yanı sıra 2 boyutlu bir modelin 3 boyutlu bir modele dönüştürülmesi gibi kompleks ve zorlayıcı da olabilir.
Kullanıcılar “akıllı ev” sistemleri gibi sistemlerin kurulumunu yaptıktan sonra birçok şeyi otomasyona bağlı olarak gerçekleştirebilir. Bu sistemler en basit haliyle telefon üzerinden alarm kurabilir ya da SMS göndererek çeşitli bilgilendirmelerde bulunabilir. Kullanıcılar ayrıca evin sıcaklığına göre kombinin derecesini ayarlayabilir.
Nesnelerin İnternetini Kullanan Teknolojiler
NFC, RFID ve arttırılmış gerçeklik gibi farklı teknolojiler, fiziksel nesnelerin internet aracılığıyla siber dünyaya taşınmasını sağlar. Nesnelerin internetini etkinleştiren ve gömülü olarak kullanan teknolojiler aşağıdaki gibidir.
Radyofrekans Tanımlama
Radyo frekanslı tanımlama, bir kişiyi ya da nesneyi tanımlayan bir seri numarasını kablosuz olarak iletebilmek için radyo dalgalarını kullanır. Etiketler, antenler, okuyucular ve sunucular ana bileşenleridir. Nesnelerin interneti, nesneleri tanımlama sorunlarını pratik ve uygun maliyetli şekilde çözebildiği için radyofrekans tanımlamada kullanılır.
Yakın Alan İletişimi (NFC)
NFC, genellikle akıllı telefonlar başta olmak üzere elektronik cihazlar için iletişim protokollerinden oluşan kısa menzilli kablosuz teknolojidir. Bağlantı, tipik olarak 3 cm veya daha kısa bir mesafeden kurulur ve iki farklı IoT cihazının basit bir ‘dokun ve git’ yaklaşımıyla bağlanmasını sağlar. Cihazlar birbirine yaklaştırıldıktan sonra bağlanma mümkün olur ve veri aktarımı yapılabilir. Aynı zamanda bağlantı sırasında internet korsanlarının yetkisiz erişimine karşı da yoğun güvenlik önlemi kurulur.
İnternet Protokolü
İnternet protokolleri, insanların çevrimiçi olarak nasıl iletişim kuracağını ve veri alışverişi yapacağını kontrol eden kurallar bütünüdür. 21.yüzyılın internet protokolü olan IPv6, IoT cihazların pil ömrünü korumasına da yardımcı olur.
Bluetooth
Bluetooth, cihazlar arasındaki bağlantıda kablo ihtiyacını ortadan kaldıran devrim niteliğindeki bir teknolojidir. Menzili 10 ila 100 metre olduğu için efektif bir kullanıma sahiptir. Kameralar, dizüstü bilgisayarlar, akıllı saatler, akıllı telefonlar ve çeşitli akıllı cihazlar tarafından kullanılabilir. Bluetooth tarafından yönlendirilen IoT, iş gücünü azaltmaya ve üretkenliği arttırmaya çalışan işletmeler için fark yaratabilir.
Ayrıca düşük pil gücüne sahip olan cihazlar için oluşturulan ‘Bluetooth Low Energy’ adı verilen bir Bluetooth sürümü de vardır. Bu sürüm sayesinde IoT cihazlar birbirine bağlanana kadar uyku modunda kalır ve enerji tasarrufu yapar.
Yapay Zekâ
IoT sistemleri efsanevi boyutlarda veriyi aynı anda üretebilme ve işleyebilme kapasitesine sahiptir. Bu nedenle eyleme geçirilebilir içgörüler elde etmek ve veri analizi yaparak sunuma dönüştürebilmek için yapay zekâ ve makine öğrenimi teknolojileriyle birlikte uygulanır. Örneğin, yapay zekâ üretim ekipmanının verilerini değerlendirerek ne zaman bakıma ihtiyaç duyabileceğini saptayabilir. Bu da hem operasyonel maliyetleri hem de arıza süresini düşürebilir.
Sanal ve Arttırılmış Gerçeklik
Sanal gerçeklik, nesnelerin interneti tüketicilerine; kullanıcıların görüş açılarını istedikleri gibi ayarlayabildikleri simüle edilmiş bir ortam aracılığıyla sürükleyici bir deneyim sunar. Benzer şekilde IoT, fiziksel nesneleri buluta bağlayan bir ‘ağlar topluluğu’ iken sanal gerçeklik daha çok etkileşimli bir teknolojidir. Birlikte analiz için veri toplamak ve gerekli eylemleri gerçekleştirmek için bir çerçeve oluştururlar.
Dijital İkizler
Dijital ikizler, fiziksel dünyadaki bir sistemin ya da nesnenin dijital ortamdaki fiziksel muadiline birebir benzeyen ve onun gibi çalışan etkileşimli bir sanal temsilidir. Dijital ikizlerin yardımıyla çeşitli IoT cihazları üzerinden gelen veriler diğer kaynaklardan gelen verilerle birleştirilir. Böylece sistemin nesneler, insanlar ve ortamlarla nasıl etkileşime gireceği görselleştirilebilir. Ayrıca sistemi kullanmaya başlamadan önce test edebilmek de birçok maliyetin düşmesini sağlar.
Nesnelerin İnternetinin Geleceği
Nesnelerin interneti, umut verici bir geleceğe sahip olsa ve beklentiler artıyor olsa da hem ticari hem de teknolojik açıdan aşılması gereken bazı engeller vardır. Temel açıdan bakıldığında IoT güvenliği ve gizliliği, ele alınması gereken temel zorluklar olmaya devam ediyor.