“Enflasyon her zaman ve her yerde parasal bir olgudur” diyen iktisatçı Milton Friedman, enflasyonun neden çıktığına dair imalı bir göndermede bulunmuştu.
Gerçekten de enflasyon parasal bir olgu mu? Enflasyon ne ve piyasaya nasıl yön veriyor? Gibi soruların cevaplarını arayacağımız ekonomik göstergeleri anlamak serisinin üçüncü kısmı ile karşı karşıyayız.
Enflasyon Nedir?
Enflasyon, bir ekonomide, fiyatlar genel düzeyindeki sürekli ve hissedilir bir şekilde yaşanan artışları ifade etmektedir. Unutmayınız; bir defaya mahsus artış veya sadece bir malın fiyatının yükselmesi enflasyon olarak değerlendirmez.
Enflasyonun Etkileri
Hızla artan Enflasyon, söz konusu bölgedeki kişilerin satın alma gücünü düşürür. Eğer ki işçilerin ücretleri, enflasyon oranının artış biçiminde artırılmazsa, işçiler reel ücret olarak zararda olur. Elinizde 120 br para olduğunu varsayın. Fiyatı 10 br olan a ürününden 12 adet alma gücünü elinizde bulunduruyorsunuz. Ürün fiyatının yüzde 20 artarak 12 br olduğunu varsayalım. Böylece artık o üründen 10 adet alacak duruma geleceksiniz. Mal sepetindeki birçok üründe yaşanacak artışı düşündüğümüzde bu durumun önlenememesi alım gücünün düşmesine yol açmaktadır. Öte yandan daha makro düzeyde bakarsak, enflasyonun yüksek olması, yatırım ve tasarrufları azaltıcı ve ülke ödemeler dengesini bozucu bir etki bırakmaktadır.
Diğer yandan enflasyonun makul bir düzeyde kalması ekonominin canlı halde olmasının bir işaretidir. Bunun nedenini ise şöyle açıklayalım; bir ürünün fiyatı uzunca bir süre aynı kalırsa o ürüne olan talep düşer. Çünkü insanlar o ürüne karşı gelecekte fiyatı artmayacağı beklentisi içinde olursa talebini hızlandırma ya da satın alma telaşına girmek istemez. Oysa bir ürünün fiyatının yükselmesini beklersek talebimizi öne çekmeye çalışır fiyatı artmadan almak isteriz. Sonuç olarak makul düzeyde bir enflasyon (Merkez Bankaları için genelde bu oran yüzde 2-3 civarında değişiyor) olumlu, yüksek enflasyonlar ise olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Enflasyon ve Faiz İlişkisi
Enflasyon oranlarının sürekli artmasına karşı merkez bankalarının bu konuda nasıl önlem alacağı yakından takip edilir. Günümüzde geçerli olan görüşe göre, enflasyonun dizginlenmesi için faiz oranlarının artırılması ve böylece kredilerin azaltılması beklenir. Çünkü yüksek faizler borçlanmanın maliyetini arttırır. Ayrıca bu dönemde mevduat talebindeki artışla birlikte ulusal paranın değerlenmesi beklenir. Öte yandan uzunca bir süre faiz oranlarının yüksek kalması, ekonomide büyüme sorunlarını beraberinde getirecektir.
Enflasyonu Nasıl Yorumlamalıyız?
Enflasyon oranlarının, ulusal para birimi ve merkez bankası kararları üzerinde oldukça etkili olduğunu söylemiştik. Diğer ülkelere nazaran özellikle ABD, Euro Bölgesi ve Çin gibi büyük ekonomilerin enflasyon göstergeleri piyasalar üzerinde etkili olabilir. Günümüzde de hem Avrupada hem de Amerikada rekor enflasyon oranlarına şahit oluyoruz. Bunun en büyük nedeni salgın döneminde ülkelerin aldığı genişleyici önlemler ile likidite düzeyinin oldukça artmasıdır.
Kötüye giden enflasyon oranları, ülkelerin ekonomide sıkılaşma politikalarına geçiş yapmasına neden olmaktadır. Nitekim Fed’in son zamanlarda sık sık tekrarladığı şahin duruş söylemlerine bağlı olarak faiz artırma ihtimali de artıyor.
Yüksek enflasyon, ardından sıkılaşma tedbirlerini de getirerek, yüksek faiz, varlık alımlarının azaltılması ve diğer piyasa işlemleri ile bol paranın piyasadan çekilmesi (sterilizasyon) işlemine yol açmaktadır. Bu tür işlemler varlık fiyatlarında düşüşü beraberinde getirecektir. Sıkılaşma dönemlerinde harcamalar ve talebin azalmasıyla birlikte ülkelerin büyüme rakamlarının düşük gelmesi de beklenen sonuçlardandır.